GELİŞİM PSİKOLOĞU ATANIR AKAR’DAN ‘AŞKIN PSİKANALİZİ’ KONFERANSI
Toros Üniversitesi Psikoloji Topluluğu’nun düzenlemiş olduğu “Aşkın Psikanalizi” konulu konferansta Gelişim Psikoloğu Atanır Akar, aşkla ve hayatımızla ilgili doğru kararları nasıl vermemiz gerektiği ile ilgili bilgiler verdi.
Toros Üniversitesi Psikoloji Topluluğu’nun düzenlemiş olduğu 45 Evler Kampüsü’nde gerçekleşen “Aşkın Psikanalizi” konulu konferansta Gelişim Psikoloğu Atanır Akar, aşkın tanımlanamayan bir kavram olduğunu dile getirdi. Akar, “Freud’un çerçevesinde duygusal ve cinsel bir yatırım. Normalin anormalliği. Yine nörofizyologların tanımı da türün devam etme isteğinin sosyal kurallar içeresinde yapılandırılması şeklinde oluyor. Yine Mevlana da “Aşk ateşi yandığında ben denen karanlık zorba kaybolur” diyor. Yani kişinin karşı tarafa duygusal yatırım yapıp kendisinden vazgeçmesiyle ilgili süreç olduğunu söylüyor. Aşk bu kadar kaotik bir durum mu diye düşünüyor insan” dedi.
KAYBETME KORKUSU OLMALI
Yapılan bir araştırmaya göre en uzun süren evliliklerin eşlerin devamlı seyahat ettiği uzak kaldığı evlilikler olduğunu söyleyen Psikolog Atanır Akar, kaybetme korkusunun olmasının gerektiği konusunda önemini vurguladı. Akar, “Aşk hayvani içgüdüsel dürtüsel tarafımızla başlıyor. Beynin ön lobuna doğru geliyor. Bu durum hayvanlarda gerçekleşmiyor. Yani libido ile başlıyor. Gerçekliğe dönüyor. İlişkilerde ve evliliklerde ilk zamanlardaki heyecanımız kalmadı diyorlar. Aslında bakarsanız normal olan o. O heyecan sürekli olursa diğer algı örgütlenme biçimlerimiz gibi bizi çok fazla yıpratır. Algıda sistematikleşme denilen bir süreç var yani. Bu yoğun stres uyarımı ortadan kalkmak zorunda yani insani aşka dönüşmek zorunda. Gel gör ki bunu çok kabullenmiyoruz. Çünkü stres yüksek emosyon oluşturduğu için pek çok insan ihtiyaç duyar. O adrenaline, o endormorfin hormonunun salgılanmasına bu yüzden extreme sporları yapanlar hep yapmak isterler. Jilet atanlar hep jilet atar. O geçici süre salgılanan endorfin çok değerlidir onlar için. Aşkta da öyledir. Ama bunun bir süresi var tabi hep böyle süremez” şeklinde konuştu.
DOĞADA TERCİHİ KADINLAR YAPIYOR
Biyolojik açıdan bakıldığında hayvan gözlemcilerinin birtakım tespitleri olduğunu ifade eden Akar, sözlerine şöyle devam etti: “Hayvanlar birlikte olacağı hayvanları feromon salgısından seçiyorlar. Sevişmeden önce koklaşırlar. Aslında insanda da benzer evrimsel süreçler söz konusu. Fakat kozmetik dünyası bu kokuyu öldürdü. Tercihlerde feromon salgısının salgılıyorlar. Doğada aslında kadınlar tercih yapıyor. Çünkü erkek çok fazla datayı alıp değerlendiriyor ki doğru kişiyi göremiyor. En son tanıyoruz. Yani sosyal uyuma dikkat etmiyoruz. Bizim kriterlerimize değil toplumun kabul ettiği kriterlere göre seçiyoruz. Bu durum da libidal bir ilişki ya da evlilik oluyor. Genelde şunu görüyorum: birlikte olmaması gereken iki insan birlikte oluyor. Sonra sarsıntılar meydana geliyor”.
ŞEHVET VE ŞEFKAT DENGELİ OLMALI
Doğru seçim yapabilmesi için şehvet ve şefkatin dengeli olması gerektiğine dikkat çeken Psikolog Akar, “Tamamıyla hiç bir şey hissetmeden bir ilişki olmaz ama uzlaşma şefkat boyutu, samimiyet ve yakın ilişki kuracak duygusal kapasitesi de olsun. Aynı zamanda kararlılık da önemli diyor uzmanlar. Karşı tarafın gözüne baktığınızda uzun vadeli bir şeyler görüyor iseniz bir adım atabilirsiniz” şeklinde konuştu.