TOROS'TA CİNSEL YAŞAM VE SORUNLARI MASAYA YATIRILDI
Toros Üniversitesi İş Sağlığı ve Güvenliği Programı, Altıneller Topluluğu, Psikoloji Topluluğu ve Sağlıklı Yaşam Topluluğu’nun ortaklaşa düzenlediği etkinlik kapsamında Opr. Dr. Haldun Canova, “Cinsel Yaşam ve Sorunları” konulu konferansta konuştu.
45 Evler Kampüsü Konferans Salonu’nda gerçekleşen etkinliğe, akademisyenler ve çok sayıda öğrenci katıldı.
Cinsel eğitimin topluma yaygınlaştırılması gerektiğini belirterek söze başlayan Opr. Dr. Haldun Canova, son günlerde yaşanan çocuk istismarlarının önüne geçilmesini için en önemli etkenin eğitim olduğunu vurguladı. Opr. Dr. Canova, “Çocuğu cinsel obje olarak görmememiz lazım yani çocuk evliliğinin önüne geçmemiz gerekiyor. Eğer çocuğu evlendirebilmeyi düşünüyorsak demek ki çocuğu cinsel bir obje olarak görebiliyoruz, öncelikle çocuğun cinsel bir obje olamayacağını kavramamız lazım. Cinsellik 18 yaşını doldurmuş bireylerin yaşayacağı bir durumdur. Ancak 18 yaşından önce de ne yaşayacağını, ne için yaşayacağını ve nasıl yaşayacağını bilmesi gerekiyor” dedi.
CİNSEL MİTLER NEDİR?
Türkiye’de cinselliğin en çok önüne geçen ve sakıncalarının oluşmasını sağlayan, cinsel işlev bozukluklarını etkileyen en büyük etkenin mitler yani cinsel yaşamla ilgili yanlış inanışlar olduğunu belirten Opr. Dr. Canova, “Cinsel mit deyince akla cinsel konularda toplumun genelince doğru kabul edilen, toplumun fertlerinin birbirine aktarmasıyla yayılan, abartılı ve yanlış inanışlarımızı araştıran bir teşkilat gelmelidir. Aslında bu varsayım çok da yanlış değildir. Çünkü cinsel mitlerde, gizli kalmış kapılar ardındaki cinsellikle ilgili kaygılarımızı, korkularımızı, endişelerimizi veya yargılarımızı yansıtırlar ve bir istihbarat teşkilatı gibi beynimizde örgütlenmişlerdir. Geleneksel olarak kulaktan kulağa yayılan, toplumun hayal gücü etkisiyle biçim değiştiren gerçek bilimsel verilerle bağlantılı olmayan cinsel mitler, olumsuz düşüncelerdir ve cinselliğin doğasına uygun değildir. Cinsel mitlerin en önemli nedeni; cinselliğin toplumun değer yargılarıyla yakından ilişkili olması ve cinsellikle ilgili konuların açıkça konuşulmaması, tartışılmaması ve üzerinde yeterli bilimsel çalışılmaların yapılmamasıdır. Bu bilinmezlik korkuyu körükler, nedeni bilinmeyen korkular abartılı olarak kulaktan kulağa dolaşır ve cinsel mitler oluşmaya başlar. Cinsel mitler, oluşturdukları abartılı ve gerçekçi olmayan cinsel beklentiler, suçluluk ve yetersizlik hisleri, kaygı ve başarısızlık korkularıyla cinsel işlev bozukluklarına zemin hazırlarlar” şeklinde konuştu.
EVLİLİKLERDE ALDATMA NEDENLERİ
Son olarak evliliklerde aldatma konusuna değinen Opr. Dr. Haldun Canova, aldatmanın nedenleri kadınlarda ve erkeklerde farklılık göstermekle birlikte temelde aynı birleştirici örüntüler tarafından şekillendiğinin altını çizerek, “Genel olarak kadınlar evliliğinde kendiniz yalnız hissetme, evliliğin monotonlaşması, duygusal yakınlığın olmaması, eşi tarafından ihmal edildiği düşüncesi ile aldatabilir. Erkekler ise eşleri ile duygusal yakınlık kurmaktan kaçınma, başka kadınlarla birlikte olarak güçlerini ve varlıklarını hissetme, evliliklerinde sorun olmasa bile bu tür ilişkiye olumlu bakan düşünce yapısına sahip olma gibi nedenlerden dolayı aldatabiliyor. Evliliklerde aldatmaların çoğu boşanma ile değil barışma ile sonuçlanıyor. Aldatma nedeni ile ayrılan çiftlerin yüzde 70’i bu kararlarından pişman oluyor. Aldatan kişi aldattığı için değil yakalandığı için üzülüyor” dedi.
Etkinlik sonunda İş Sağlığı ve Güvenliği Programı Bölüm Başkanı Sabri Kalkan, Opr. Dr. Haldun Canova’ya teşekkür ederek çiçek ve plaket takdim etti.